Modern tarım uygulamaları, dünya genelinde gıda üretimini artırmak amacıyla kimyasal gübreler ve pestisitler kullanımını yaygınlaştırmıştır. Ancak, bu yöntemlerin ortaya çıkardığı olumsuz etkiler, tarımın geleceğini tehdit etmektedir. Kimyasalların, humus tabakası ve su kaynakları üzerinde uzun vadeli zararlı etkileri vardır. Organik tarım, doğal dengeyi koruyarak, daha sağlıklı gıda üretimi sağlamak amacıyla geliştirilen yöntemleri içerir. İnsan sağlığını ve çevreyi koruma hedefi, organik tarımın temel felsefesini oluşturur. Doğal yöntemlerin benimsenmesi gerektiği bu dönemde, organik tarımın önemi daha da artmaktadır. Kimyasal gübrelerden uzaklaşarak, sürdürülebilir tarım uygulamaları ile hem ürün kalitesini artırmak hem de ekosistem dengesini sağlamak mümkündür. Yapılan araştırmalar ve uygulamalar, organik tarımı daha cazip hale getirmektedir.
Kimyasal gübrelerin aşırı kullanımı, toprak verimliliğini olumsuz etkilemektedir. Zamanla toprakta biriken zararlı maddeler, tarım arazilerinin sağlığını tehdit eder. Ayrıca, bu durum yer altı su kaynaklarını da kirleterek içme suyunun kalitesini düşürür. Kimyasal gübrelerin bitki büyümesine kaldıramayacakları düzeyde etkileri vardır ve bu durum ekosistemin dengesini bozar. Bitkiler, kimyasal besinlerle beslenmeye alıştıklarında, doğal besinleri ve ortamı gereksinim duymaz hale gelirler. Böylece, tarım arazileri verimsizleşir. Bu da gıda güvenliğini tehdit eden bir durum haline gelir.
Kısa vadede yüksek verim elde etme imkanı sunan kimyasal gübreler, uzun dönemde toprağın doğal dengesini bozmaktadır. Bunun sonucunda tarımsal üretimde devamlılık sağlanamaz. Yüksek miktarda alınan verim, geçici bir başarıdan başka bir şey değildir. Örneğin, kimyasal gübre kullanarak elde edilen meyve ve sebzelerin, besin değeri açısından organik olanlarla kıyaslandığında daha az sağlıklı olduğu gözlemlenmektedir. Bu durum, gıda güvenliğinde ciddi sorunları beraberinde getirir.
Organik tarım, kimyasal gübre ve pestisit kullanmadan, doğal yöntemlerle tarım yapma anlayışının temelini oluşturur. Bitkilerin büyüme sürecinde doğal gübreler, kompost ve yeşil gübreler kullanılır. Bu yöntemler hem toprağın kalitesini yükseltir hem de tarım ürünlerinin doğal dengesini korur. Organik tarımda, ekosistem ile uyumlu olma vurgusu vardır. Yıl boyunca değişik bitkilerin ekilmesi, toprak verimliliğini artıran önemli bir yöntemdir. Örneğin, fasulye ve mısır gibi bitkiler birlikte ekildiğinde, toprakta daha fazla azot tutarak verimliliği artırmaktadır.
Organik tarımda kimyasal maddeler yerine, doğal yollarla elde edilen pestisitler kullanılır. Bu sayede ekosistem dengesi korunur. Bitkilerin dayanıklılığını artırmak için tarımsal çeşitlilik sağlanır. Farklı bitkilerin ekilmesi, zararlıların yayılmasını önler ve böylece hastalık kontrolünü doğal yollarla yapma imkânı sunar. Örnek vermek gerekirse, bazı zararlılar için nane veya sarımsak gibi doğal malzemelerle yapılan özler kullanılabilir. Bu yöntemler, hem zararlıları kontrol altında tutar hem de çevre dostu bir tarım anlayışını benimsemek için önemlidir.
Organik tarım, ekosistem üzerinde olumlu etkiler bırakır. Doğal yöntemler kullanılarak yapılan tarım, biyoçeşitliliği artırır ve ekosistem dengesini korur. Kimyasal gübre kullanımı, genellikle doygun bir çevre yaratırken, organik yöntemler doğal dengenin sürdürülmesine yardımcı olur. Ekosistem içerisinde çeşitli canlıların birlikte yaşama imkânı tanınır. Bu durum, doğal döngülerden faydalanarak, zararlı kontrolünü sağlamak açısından önemlidir. Örneğin, zararlıları avlayan kuşlar ve böcekler, organik tarım alanlarında doğal olarak bulunur ve ekosistemi dengeye getirir.
Toprak sağlığı da organik tarım sayesinde iyileşir. Organik tarım uygulamaları, toprak yapısını güçlendirir. Organik maddelerin artırılması, toprağın su tutma kapasitesini yükseltir. Bu durum, sulama ihtiyacını azaltır ve doğal su kaynaklarının korunmasına yardımcı olur. Yapılan araştırmalar, organik tarım uygulanan alanların, daha verimli ve sağlıklı ürünler sunduğunu göstermektedir. Organik ürünler, kimyasal gübreler ile üretilenlere göre daha fazla besin değerine sahiptir. Doğadan aldıkları besin maddeleri, sağlıklı yaşam için gereklidir.
Güvenli gıda üretimi, toplumsal sağlık açısından kritik bir konudur. Kimyasal maddelerin gıda zincirine girmesi, insan sağlığını tehdit eder. Organik tarım uygulamaları ile üretilen gıdalar, kimyasallardan arındırılmıştır ve doğal besin maddeleri içerir. Bu nedenle, güvenli gıda üretimi için organik yöntemlerin benimsenmesi gerekmektedir. Sağlıklı ürünler tüketmek, bireylerin fiziksel ve zihinsel sağlığını olumlu yönde etkiler. Organik ürünler, vücut üzerinde toksik etki yaratmayan doğal içeriklerden oluşur.
Organik tarım, gıda güvenliğinin yanı sıra çevre koruma açısından da önem taşır. Üretim sırasında doğaya zarar vermeyen yöntemler kullanılır. Bunun sonucunda karbondioksit emilimi artar ve iklim değişikliği ile mücadele edilebilir. İnsanların sağlıklı gıdalara ulaşarak daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmeleri mümkündür. Böylece, toplumda genel sağlık seviyesinin yükselmesine katkı sağlanır. Özellikle çocuklar ve yaşlılar gibi hassas grupların sağlığı açısından organik tarım uygulamaları son derece değerlidir.